PERİNATOLOJİ

Tekrarlayan Gebelik Kayıpları

Nasıl tanımlanır? Tedavisi var mıdır?

Tekrarlayan gebelik kayıpları, birbirini izleyen en az iki ya da daha fazla gebeliğin düşük ile sonlanması olarak tanımlanır ve tüm gebeliklerin yaklaşık % 1–3’ünde görülmektedir. 

Eskiden arka arkaya en az 3 kez düşük olduktan sonra bu teşhis konup akabinde tetkilere başlanmaktaydı. Ancak başlı başına tek bir düşük bile hastaları çok fazla travmatize ederken bunu 3 düşük olana kadar beklemek pek mümkün olamamaktaydı ve bir süredir ardışık 2 gebelik kaybından sonra hastaların bu tanıyı alıp, değerlendirilmesi gerektiğine karar verilmiştir

Tekrarlayan düşük tanısı konulan kişilerde yapılması gereken ilk ve en öenmli adım altta yatan belirli bir patolojinin olup olmadığının saptanmasıdır. Günümüzde dahi maalesef bu hastaların ancak yarısında bir sebep bulunabilmekte iken sebep bulunamayan diğer yarısı için ise destek tedavileri ve doğru bir takip çok öenm arzetmektedir.

Tekrarlayan düşüklerin nedenleri nelerdir;

Kromozomal nedenler

Düşüklerin en önemli nedenlerinden birisi kromozomal bozukluklardır. Eğer anne veya baba adayında sonraki bireylere aktarılabilecek genetik bozukluklar (Translokasyon vb) mevcut ise tekrarlayan düşüklerin nedeni bu olabilir. Böyle bir durumdan şüphelenildiğinde eşlerde basit bir kan tahlili ile kromozom analizi yapılır ve eğer patoloji saptanır ise genetik danışmanlık sonucu tüp bebek gibi sorunu çözebilecek tedaviler planlanabilmektedir.

Rahim’e ait anomaliler

Tekrarlayan düşükleri olan kadınların yaklaşık %10-15’inde sorun rahimden kaynaklanmaktadır. Rahimde perde, rahim içi yapışıklıkları, çift rahim, vb anomaliler ve myomlar tekrarlayan düşükler ile sonuçlanabilmektedir. Rahmin yapısındaki veya iç tabakasında bu bozukluklar oluşan embryonun tutunmasını veya bebeğin gelişmesini engelleyerek düşüklere neden olur. Bunlarla ilgili bir teşhis konduğunda (Ultrasonografi, HSG-Rahim filmi gibi yöntemlerle) tecrübeli ellerde yapılan sebebe yönelik cerrahi girişimler ile yüz güldürücü sonuçlar alınmaktadır.

Ayrıca Rahim ağzı yetmezliği de  (Servikal Yetmezlik) tekrarlayan gebeliklerin önemli sebepleri arasındadır. Doğru teşhis ve zamanında yapılacak cerrahi müdahaleler neticesinde oldukça yüz güldürücü sonuçlar alınabilmektedir.

Hormonal Nedenler

Tekrarlayan düşüklerde önemli bir sebepte hormonal bozukluklardır. Pekçok hormon bozukluğu düşüğe neden olabilir. Örneğin tiroid hormonlarındaki sorunlar, prolaktin hormon bozuklukları bu sebepler arasındadır. Ayrıca Polikistik over sendromu ve kontrolsüz şeker hastalığı da bu sebepler arasındadır. Bu tip sorun tespit edildiğinde gerekli tedaviler ile iyi sonuç rahatlıkla elde edilebilmektedir.

Bağışıklık sistemi

Son yıllarda giderek daha iyi anlaşılan ve bugüne kadar nedeni açıklanamayan pekçok hastalığın altında yatan sebep bağışıklık sistemidir. Bu sistem kabaca vücudun savunma mekanizmasıdır. Gerek dışarıdan gelen gerekse vücudun kendi içinde yer alan hastalık etkenlerine karşı koruma sağlar. Bu sistem kendisini aktive eden faktörleri (bunlara antijen adı verilir) kendinden ya da yabancı olarak algılar. Yabancı antijenlere karşı tepki yaratır. Bazen hatalı olarak kendine ait antijenleri de yabancı olarak algılar. Buna otoimmün antijen adı verilir. Bağışıklık sistemi hafızası olan bir mekanizmadır. Yani bir kez karşılaştığı ve mücadele ettiği etkeni unutmaz. Hastalık etkeni vücuda girdiğinde bağışıklık sitemi buna karşı bir antikor üretir. Bu antikorlar daha sonra ömür boyu vücutta kalır.

Otoimmün problemler

Annenin kendinde normalde bulunan bazı faktörleri yabancı kabul ederek antikor üretmesidir. Bu tablo bazen tekrarlayan düşüklere neden olabilir. En sık antifosfolipid sendromu  varlığında düşük olmaktadır. Fosfolipidler vücudun hücre sisteminin yapıtaşlarından birisidir. Özellikle hücre zarında bulunurlar. Antifosfolipid antikor varlığında plasentadaki kan akımları bozulur ve dolaşımda pıhtılaşmalara neden olur ve sonuçta düşük görülür. Antifosfolipid sendromu olarak adlandırılan bu durumdan dolayı düşük yapan kadınlarda ilk tedavi yaklaşımı kanın pıhtılaşması önleyecek ilaçların verilmesidir. Bu amaçla aspirin veya pıhtılaşmayı engelleyecek iğneler kullanılır. Mutlaka hekim kontrolünde verilmelidir. Bazen bağışıklık sistemini baskılayacak kortizon türü ilaçlar da tedaviye eklenebilmektedir. Bu tür hastalarda çok yakın takip gereklidir.

Bağışıklık sistemi ile ilgili dünyada heryıl pekçok çalışma yapılmakta ve bu sistem her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır. Bu konu ile ilgili bilgilerimiz arttıkça şu anda bilmediğimiz ancak gelecekte bulabileceğimiz bir çok sebep açıklığa kavuşacak ve tedavileri mümkün olabilecektir.

Trombofilik Hastalık

Gebelik süresince anne adayında bir çok değişiklik olurken , en önemli değişiklerden birisi de kan dolaşımında pıhtı oluşmasının engellendiği mekanizmanın öne çıkmasıdır. Böylelikle pıhtılaşmayan kan serbestçe dolaşır. Bazı anne adaylarında ise bu mekanizmada bozukluk olur ve bebeği besleyen kan pıhtılaşır ve gebeliğin erken haftalarında bebeğin gelişememesi ve düşüklerle sonuçlanır. Kanın burada pıhtılaşma eğiliminin artmasına trombofili denir.

Yapılacak pıhtılaşma ile ilgili kan tahlilleri ve trombofilik hastalık kan testleri ile pıhtılaşma problemi olup olmadığı belirlenir ve pıhtılaşmayı engelleyecek hap veya iğnelerle tedavi yapılabilir ve gerçekten be tedavi sonucunda oldukça yüksek başarılar elde edilmektedir.

Tekrarlayan düşükleri olan hastalara hangi testler yapılmalıdır;

İlk olarak hastanın tıbbi geçmişi, adet düzeni, önceki gebelikler ve düşüklerin zamanı ile ilgili detaylı bilgi alınarak araştırmalara başlanmaktadır.

Akabinde ultrasonografi ile rahim ve üreme organlarına ayrıntılı bir inceleme yapılmalır. Bazı kan testleri yapılır. Bu testler, bağışıklık sistemini, kan pıhtılaşma sistemini ve hormon seviyelerini ölçen önemli testlerdir. Ayrıca tiroid hastalığı veya diyabet gibi bazı tıbbi durumları kontrol etmek için de bazı tetkikler yapılmaktadır.

Eğer gerek görülür ise ultrason muayenesi akabinde HSG adı verilen ve rahim anomalilerinin tespitinde kullanılan bir görüntüleme yapılabilir. Ayrıca rahim içine vajinadan kamerayla bakılması prensibine dayanan histeroskopi yöntemi de gerekli görülürse hem tanı hem de tedavi amacı ile uygulanabilir.

Kromozom anomalilerinin tespiti amacı ile hem anne hem de baba adayından genetik araştırma amacı ile kan tahlilleri yapılabilir. Ayrıca daha önce yaşanmış düşüklerde küretaj materyalinden bebeğin kromozom yapısı da incelendi ise onların da değerlendirilmesi doğru olacaktır.

Tekrarlayan gebelik kayıplarında tedavi mümkün mü;

Tekrarlayan düşük tedavisine başlanmadan önce, düşüklere neden olan faktörlerin tespit edilmesi, uygun tedavi planının oluşturulması için oldukça önemlidir. Bu nedenle, ilk olarak uygulanacak testler ile tekrarlayan düşüğün nedeni belirlenir. 

Eğer bu testler sonucunda bir sebep bulunduğu takdirde tedavi şansı oldukça yüksektir.

Ancak tüm değerlendirmelerden sonra vakaların yaklaşık yarısında açıklayıcı bir neden bulunamamaktadır. Ama unutulmamalıdır ki, yine de bu vakalara özel uygulanacak destek tedavileri ve doğru takipler ile tedavi şansı %70 ler civarındadır.

Tekrarlayan gebelik kayıplarında tedavi nasıl olmaktadır;

-Özellikle ilk 3 ay içerisinde olan tekrarlayan düşüklerde genetik sebepler daha yüksek oranda karşımıza çıkmaktadır. Bu hastalarda yapılan araştırmalardan sonra genetik bir sebep bulunduğu takdirde, bu genetik sebebe bağlı olarak bazı tedaviler planlanabilmektedir. Embriyo düzeyinde görülebilen bu genetik bozuklar preimplantasyon genetik tanı (PGT) ile saptanabilir. (PGT işleminde embriyonun bir hücresi alınarak genetik olarak incelenir, normal olanlar saptanır ve sağlıklı olanlar transfer edilir) Dolayısı ile gebelik tüp bebek tedavisi ile planlanır ve gelişen embriyo rahime yerleştirilmeden önce genetik incelemeye (PGT) tabi tutulur ve genetik olarak sağlıklı olan embriyo ana rahmine yerleştirilir. 

-İncelemeler sonucu pıhtılaşma sorunu saptandığı takdirde, saptanan soruna bağlı olarak hastalara gebelik planlarken ve gebe kalındıktan sonra pıhtılaşmayı engelleyecek aspirin veya heparin (pıhtılaşmayı engelleyen iğne) tedavileri (ki burada doz ayarlamaları oldukça önemlidir) planlanmaktadır. Bu tedavilerin başarı şansı doğru tespit edilen vakalarda oldukça yüksektir.

-Yapılan tetkiklerde rahim anomalisi tespit edildiği takdirde bu sorunun tedavisi için genellikle cerrahi tedaviye ihtiyaç olmaktadır. Özellikle bu konu hakkında tecrübeli ellerde, histeroskopik veya laparoskopik ameliyatler ile oldukça başarılı sonuçlar elde edilebişkmektedir.

-Sebep olarak rahim ağzı yetmezliği (Servikal Yetmezlik) tespit edildiğinde ise, bu hastaların tedavisi için hastaların bazı özelliklerine göre tercih edilebilen ve oldukça başarılı sonuçlar alınan rahim ağzı dikiş metodları mevcuttur. (Servikal Yetmezlik bölümünde detaylı olarak anlatılmıştır)

-Testler sonucunda bağışıklık-otoimmün sebepler tespit edildiği takdirde özellikle sebebe yönelik pıhtılaşmayı engelleyen ilaçlar, kortizon ve bazı lipid serumlar ile oldukça yüz güldürücü sonuçlar alınabilmektedir.

Dolayısı ile yukarıda bahsedilen tüm sebepleri detayları ile irdeleyen ve sonucunda herhangi bir sebep tespit edildiğinde ona göre tedaviyi planlayabilen bir merkez başarı şansı için oldukça önemlidir. Zira bu merkezler Perinatoloji, Genetik, Endoskopik cerrahi, Tüp bebek, Romatoloji, Patoloji gibi dalların bir arada olduğu hastaları birlikte değerlendiren ve gereken tedaviyi planlayabilen Multi Disipliner merkezlerdir.

Herhangi bir sebep bulunamayan hastalara yaklaşım da farklılık arz etmektedir. Hastanın kendisini güvende hissettiği doğru bir merkezin varlığı, başarıya ulaşmada çok önemli bir etkendir. Dolayısı ile bu konuda tecrübeli, riskli gebelikler ile yoğun bir şekilde ilgilenen, tüm gerekli dalların birlikte olduğu bu merkezlerden yardım alınması çok önemlidir. Bu tip hasta odaklı merkezler  sayesinde doğru ve yakın bir takip ile bu hastalarda da başarının yaklaşık % 70’ lere ulaştığı bilinmektedir.