JİNEKOLOJİ
Menopoz kelime anlamı olarak aylık adet kanamalarının doğal olarak kesilmesi demektir. Ateş basması, ani terlemeyi izleyen adetten kesilme ile baş gösteren menopozun, Türkiye’de ortalama yaşı 47 civarındadır. Menopoz dönemi birçok kadın için endişe anlamına gelmektedir. Oysa gerekli incelemeler yapıldıktan sonra uygun görüldüğü taktirde doktor kontrolünde düzenlenecek, kişiye özel tedaviyle bu sıkıntılı dönemi aşmak artık mümkündür. Özellikle menopoz döneminde en az yılda bir kez kontrollere gidilmesi çok önemlidir. Çünkü birçok sağlık sorunu ve özellikle meme ve jinekolojik kanserlerin büyük bölümü bu yaşlardan sonra ortaya çıkmaktadır.
Menopoz bir hastalık değildir, her kadının yaşayacağı hayatının kaçınılmaz bir parçasıdır. Kelime anlamı olarak adet görmenin sonlanması olsa da kadının bu dönemde yaşadıkları ve hissettikleri bununla sınırlı değildir.
Ortalama menopoz yaşı tüm dünyada ırk, sosyo-kültürel düzey vb. gibi durumlara göre faklılık göstermektedir. Türkiye için ise bu 47 yaş civarıdır. Adetlerin ilk başlama yaşı ile menopoz yaşı arasında net bir ilişki bulunmamaktadır. Menopoz yaşını belirleyen en önemli etken genetik faktörlerdir. Ayrıca sigara kullanımı, şişmanlık gibi çevresel etkenler de menopoz yaşını etkileyebilmektedir.
Kadınlardaki yumurtalıkların yaşam süresi yani menopoza ne zaman girileceği,yumurtalık içerisindeki yumurta hücre sayısına göre belirlenmektedir. Kız çocuk annesinin karnında ve gebeliğin 20. haftasında iken her yumurtalığında yaklaşık 2-3 milyon yumurta vardır. Bu bir kadının tüm yaşamı boyunca sahip olduğu en yüksek yumurta hücresi sayısıdır. Kız bebek doğduğunda bu sayı her yumurtalıkta 1 milyona, ergenlik döneminde ise 300.000’e düşmektedir. Yani yumurtalıklar henüz daha doğmadan yaşlanan organlardır diyebiliriz.
Üreme çağı boyunca her ay bu yumurtalardan bir kısmı yok olurken sadece 1 tanesi olgunlaşarak yumurtlama olur. Kırk yaşından sonra yumurtaların kaybında belirgin bir hızlanma izlenmektedir. Yumurtaların tükenmesi ise artık hormon üretmeme ve adet görmeme yani menopoz olarak tanımlanır. Menopoz tanısı klinik olarak adetten kesilme ile konulabileceği gibi en kesin teşhis kanda FSH, LH, E2 ve AMH hormonlarının düzeyleri ile konmaktadır.
Menopoz, insan hayatının uzaması ile beraber kadın yaşamının neredeyse üçte birini kapsar hale gelmiştir. Aslında tamamen fizyolojik ve kaçınılmaz bir süreç olmakla birlikte, eksilen estrojen hormonu sonucunda birçok sistemi ilgilendiren ve kadının yaşam kalitesini belirgin olarak azaltan birçok sonuçları da oluşturabilmektedir.
Yapılan tetkikler Meme Muayene, Meme Usg Mamografi, Kemik Dansitometri, Hormon Testleri, ayrıca menopoz hastalarında kalp rahatsızları sık görülmektedir bu neden le kardiyoloji bölümümden konsültasyonda istenebilir.
Menopoz da sık karşılaşılan belirtiler şu şekilde sıralanabilir;
Ateş Basmaları
Terlemeler
Hatırlama Güçlükleri
Konsantrasyon Bozuklukları
Depresyon ve Cinsel İstek Kaybı
Kemik Yoğunluğunda Azalma ve Kemik Ağrıları
Meme Dokusu Kaybı
Ciltte İncelme
Vajinada Kuruluk
Cinsel İlişkide Ağrı ve Yanma
Sık İdrara Çıkma ve Tuvalete Zor Yetişme
Ateş basmaları
Aslında bunun nedeni tam olarak bilinmemektedir. Ancak araştırmalar göstermektedir ki östrojen (kadınlık hormonu) beyin işlevleri üzerinde de oldukça önemli etkilere sahiptir. Ateş basmasının beyinde bulunan hipotalamus bölgesinde yerleşmiş ve beden ısısını ayarlayan “termostat” üzerindeki dengeleyici etkisinin azalmasıyla ortaya çıktığı düşünülmektedir. Özellikle cildinizde ani ve rahatsız edici bir sıcaklık hissedebilirsiniz; yüzünüz kızarabilir, terleme ve çarpıntınız olabilir. Gece boyunca sıcak basmasının sık görülmesi aynı zamanda uykunuzun bölünmesine neden olabilir.
Terlemeler
Odanın sıcak olması, stres, sıcak içecekler, özellikle kahve, alkol, baharatlı gıdalar gibi sebepler sıcak basmasını tetikleyebilir. Bunlardan kaçınarak sıcak basması sayısını azaltmanız mümkündür. Düzenli fiziksel egzersiz ve stresi azaltıcı gevşeme egzersizleri de daha iyi uyumanıza yardımcı olabilir.
Uykusuzluk
Menopoz sonrası ortaya çıkan uykusuzluk şikayetinizin en önemli nedenleri sıcak basmaları ve azalan östrojenin direkt olarak beyin fonksiyonları üzerinde yaptığı etkidir. Menopoz sonrası uykuda geçen sürenizin kısalması, gece uyanmalarınız, uykuya dalışta sorun yaşamanız östrojen eksikliğinin ortaya çıkardığı şikayetlerdir ve uygun bir hormon replasman tedavisiyle bu şikayetlerde düzelme sağlanır.
Kilo alma
Menopoz sonrası yaşanan en büyük şikayetlerden biri de azalan hormonların etkisiyle yavaşlayan metabolizmanıza bağlı olarak kilo almanızdır.
Menopoz öncesinde genel yağ birikiminiz kalça ve uyluklarda iken, menopoz sonrasında vücutta androjenin daha fazla olması nedeniyle erkek vücut tipine yönelme yani bel ve göbek çevresinde yağlanma eğilimi gözlenir.
Kalça ve uyluklarda birikmiş yağlara ilave olarak, göbek bel çevresindeki yağlanma, bu dönemdeki kadınların kilo artışına ve vücut şeklindeki değişikliği neden olur. Göbek/kalça oranındaki artış, kalp damar hastalıkları açısından da risk faktörü oluşturmaktadır.
Vajinal kuruluk
Östrojenlerin fonksiyonlarından biri de cinsel organlarınızın olgunlaşmasını, kanla beslenmesini ve işlevlerini sürdürmesini normal olarak sağlamaktadır. Premenopoz sırasında östrojen seviyesinde görülen azalma özellikle vajinanın iç tabakası incelmekte ve kurumaktadır. Vajina kızarabilmekte, tahriş olabilmekte, kaşıntı gelişebilmekte ve dokular daha kolay hasar görebilmektedir. Buna bağlı olarak cinsel ilişki güç ve hatta imkansız hale gelir. Östrojen eksikliği aynı zamanda vajinada bakteri ve virüslerin üremesine neden olup buna bağlı enfeksiyonları geliştirir.
İdrar yakınmaları
İdrar yakınmaları menopoz sonrası dönemde en sık görülen sorunlardan biridir. 45 ile 60 arasında kadınların yaklaşık yüzde 40’ı sık idrara gitme, tuvalete zor yetişme, tam boşaltamama ve idrarını tutama gibi problemlerden şikayetçidir.
Cilt ve saç sorunları
Östrojen eksikliği, cildinizdeki esneklik ve sağlamlıktan sorumlu olan lifler olan kollajen ve elastinin azalmasına yol açar. Cildiniz kurur, kaşınır ve ışığa karşı duyarlılığı da artar. Menopozda saçlar da incelir ve parlaklıklarını yitirir, kasıklardaki ve koltuk altındaki kıllar azalır.
Hormon tedavisi ile cildiniz ve saçınız bu olumsuzluklardan en az şekilde etkilenir. Östrojenler bağ dokusunu destekleyen kollejenin ve cildin pürüzüz ve esnek olmasını sağlayan elastinin üretimini arttırırlar ve aynı zamanda saçınızın direncini ve esnekliğini arttırırlar.
Bu dönemde bilinen problemlerin başında “Osteoporoz” (kemik yoğunluğunun azalması-kemik erimesi) ve dolayısıyla kırık olasılığında artış, kalp krizi ve damar hastalıkları görülme riskinde artış gelir. Bunlara ek olarak ise cinsel organlardaki kuruma ve doku elastikiyetinin azalması ağrılı cinsel ilişkiye yani cinsel yaşamda sıkıntılara yol açar. En önemli sorunlardan biri olan Osteoporoz – kemik erimesi aslında çok daha erken yaşlarda başlamaktadır. 35 yaşına kadar artan kemik yapımı bu yaştan itibaren artık kayıp dönemine girer ve menopoz döneminden sonra da bu kayıp çok hızlanmaktadır.
Kemik kaybı menopozdan sonraki erken dönemlerde daha hızlı olduğu için tedaviye mümkün olduğunca erken başlamak gerekir.
Hormonal Tedavi ile kemik kırıkları yaklaşık % 50 oranında azaltılabilmektedir. Tedaviye kalsiyum da eklendiğinde sırt ve bel kemiği kırıklarında % 80 oranında bir azalma saptanmıştır. Ayrıca 70 yaşın üzerindeki kadınlarda ve güneşin az olduğu bölgelerde yaşayanlarda tedaviye mutlaka D vitamini eklenmesi gerekir.
Unutulmaması gereken; menopozal dönemin bir hastalık değil doğru ve yeterli takiplerle sağlıkla ve mutlulukla geçirilecek bir dönem olduğudur. Bunun için ise bu döneme yaklaşıldığında mutlaka bir Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanına giderek özellikle de ileri yaşlarda sıklığı artan kötü huylu kadın hastalıklarından korunmak amacıyla gerekli kontrolleri yaptırmaktır. Doktorunuz şikayetlerinizi dinledikten sonra sizi muayene edecek, rahim ve yumurtalık kanseri ve kalp hastalıkları riski için gerekli taramaları yapacak, meme filminizin çekilmesini isteyecek ve gerekli görürse kemik erimesi için kemik mineral yoğunluğu ölçümü yaptıracaktır. Ardından size en uygun olan ilaçları hangi dozda ve hangi süreyle kullanmanız gerektiğini söyleyecektir.
Son kanamadan 1 yıl veya daha sonra ortaya çıkan vajinal kanamalar menopoz sonrası kanamalardır. Bu kesinlikle normal bir durum değildir. Menopozdan sonra beklenmeyen bir kanamanız olduğunda, bunun birçok sebebi olabilir.
En sık görülen sebep aslında vajinanın ve rahimin iç dokusunun hormon azlığına bağlı olarak incelmesi ve kırılganlaşmasıdır. Ancak bu sebepler arasında nadir görülen fakat yaşamsal önemi bulunan kanserler de vardır. Dolayısıyla menopoz sonrası kanamalarda öncelikle bu kanamanın kötü bir sebebi olmadığının gösterilmesi gerekir. Hekiminiz bunun için sizi muayene edecek, vajinal ultrasonografi ile rahim iç tabakasının kalınlığını ölçecek ve muhtemelen rahim içerisinden parça alacaktır. Bu alınan parça mikroskop altında uzman Patologlar tarafından incelenecek ve rapor edilecektir.
Özetle, eğer menopoz sonrasında vajinal kanamayla karşılaşırsanız mutlaka hekime başvurmalısınız.
Tedavi ise kanamanın sebebine bağlıdır. Örneğin, vajina duvarlardaki ve rahim içerisindeki dokular çok incelmişse, doktorunuz östrojen hormonu içeren bir vajinal krem veya fitil önerebilir. Vajinal enfeksiyonlar (iltahaplar) ise genellikle antibiyotiklerle tedavi edilebilir. Polip denilen et parçalarının olduğu tespit edilirse bunlar çıkarılmalıdır. Hiperplazi denilen rahim iç dokusunun kalınlaşması tespit edilirse bunun türüne göre ilaç (progesteron) tedavisinden, rahim alınmasına kadar giden tedavileri size hekiminiz önerecektir.
KALP RAHATSIZLIKLARI
Menopozda estrojen hormonunun azalması sonucunda, bu hormonun koruyucu etkisi ortadan kalkmakta ve kalp hastalıklarında belirgin artışlar görülmektedir. Birkaç yıl öncesine kadar kalp-damar hastalıklarından korunmak ve damar sertliği oluşumunu önlemek ve kalp krizi riskini azaltmak için estrojen (kadınlık hormonu) tedavileri önerilirken, son yıllarda yapılan büyük araştırmaların (WHI, One-million Women Study) sonucunda bu tedavinin bu amaca yönelik faydalı olmadığı, hatta kalp hastalıklarından zarar görme oranını da arttırdığı görülmüştür.
Bugünkü bilgilerin ışığında; menopozda kalp-damar hastalıklarından korunmak için hormon tedavisi yerine kolesterolden fakir diyet, yaşam tarzı değişiklikleri ve düzenli egzersiz yapılmalı, bunlara rağmen kan yağlarında istenilen ideal düzeye erişilemediyse kolesterolü düşüren ilaçlar (statinler) kullanılmalıdır.
CİNSELLİK
Menopoz süreci kadının değişik sıkıntılarla uğraştığı, cinselliğin bittiği sorunlu bir süreç mi? Yoksa her şey eskisi gibi devam edebilir mi?
Son yıllarda insan ömrünün uzamasıyla tüm ülkelerde menopoz sonrası kadın sayısının artışı, kadınların yaşam kalitesi beklentisinin artmasına yol açmıştır. Günümüzde kadınlar yaşamlarının en az üçte birini menopozal dönemde geçirmekte, menopozdaki kadın oranı toplamı nüfusun beşte birine ulaşmaktadır. Elbette cinsellik tek başına değil, biyolojik, psikolojik, duygusal ve sosyal iyilik hali olarak genel sağlıkla birlikte değerlendirilmelidir.
Menopoz dönemi, kadınlarda cinselliği etkileyen fiziksel ve anatomik değişikliklerle birlikte psikolojik bir geçiş dönemini de içerir. Menopozla birlikte cinselliğe ilgi azalması olacağı düşünülse de bu olay aslında daha çok menopozla birlikte oluşan psikolojik faktörlerden kaynaklanmaktadır.
Pek çok kadın, menopozla birlikte vücut imajının bozulacağını ve kadınlık fonksiyonlarının sona ereceği kaygılarını duyar. Bu şekilde artık cinsel çekiciliğinin kalmadığını düşünen kadın cinselliğe olan ilgisini de ister istemez kaybedebilir veya cinsellikten bilinçaltı bir kaçış yaşayabilir.
Bunun yanında erkeğin de genel fiziksel ve cinsel sağlığı, psikolojik durumu, sosyokültürel bakış açısı menopoza giren eşiyle yaşayacağı cinsel yaşamda önem taşımaktadır. Erkeğin de yaşla birlikte cinsel fonksiyonlarında azalma ve zayıflama yaşayacağı kaygısı, daha az girişken olmasına ve hatta sadece bu kaygıdan dolayı empotans (sertleşme problemi) yaşamasına yol açabilir.
Gerçekte menopozla değişen olaylar düşünüldüğü gibi değildir. Menopoz yaşlanmanın başlangıcı olmadığı gibi kadınlığın sonu da asla değildir. Bu olayların bilincinde olunduktan sonra menopozda cinsellik daha özgürce ve gebelik riski de olmadan yaşanabilir.
Menopozda yumurtalıklardaki östrojen salgılayan yumurta hücreleri tükendiğinden menopoza giren kadınlarda belirgin bir estrojen azalması gözlenir. Östrojenin azalmasıyla birlikte bu hormonun etkisinde olan cinsel organlarda da değişiklikler gözlenir. Vaginal doku kayganlığını ve esnekliğini yitirebilir. Vajinanın içini döşeyen epitel denen hücrelerde incelme görülür. Tüm bunlar ilişki sırasında acı ve yanma hissi demektir. Menopozda sadece östrojen azalması yaşanmaz. Yaşlanma yumurtalıktan ve böbreküstü bezinden androjen denilen erkeklik hormonu üretiminde de bir miktar azalmaya yol açar. Bu azalma ise libido (cinsel isteğin) azalması şeklinde görülür.
En temel androjen olan testesteron kadın cinselliğinde önemli bîr rol oynar. Cinsel aktiviteye başlama isteği, cinsel uyarana cevap vermede etkilidir. Ayrıca yapılan araştırmalarda menopoza giren kadınlarda heyecan fazına ulaşma gecikme ve orgazm sayısında azalma olduğu tespit edilmiştir.
Testesteron eksikliğinde kadınlar libido azlığından, açıklanmayan bir yorgunluktan, motivasyon eksikliğinden şikâyet ederler.
Özellikle ağızdan alınan estrojen ilaçlarının erkeklik hormonu düzeylerinde azalmaya ve dolayısıyla da libido’da azalmaya yol açabildiği bilinmektedir. Birçok çalışmada sadece testesteron verilmesi ile şikâyetlerde azalma görülmüştür.
Cinsel organlarda kuruluk ve cinsel ilişkide yanma ve acıma şikayeti olan kadınlara lokal olarak uygulanan kremler ve fitiller oldukça yararlı olabilmektedir. Eğer ateş basması şikayetleri de yaşanıyorsa ağızdan alınan veya deriye yapıştırılan östrojen bantlarıyla da etkili bir tedavi uygulanabilir.
Östrojen takviyesine rağmen yukarıda belirtilen libido azlığı, açıklanmayan yorgunluk, motivasyon eksikliği gibi şikayetler şikâyet söz konusuysa androjen etkili ilaçlar da tedaviye eklenmelidir.
Özetle; menopoz döneminde kadınlar bilinen sıkıntıların yanı sıra cinsel kaynaklı sıkıntılarını da büyük bir açıklıkla hekimleriyle paylaşmalı ve daha güzel ve kaliteli bir yaşam için elbirliği yapmalıdır.
Unutulmaması gereken; menopozal dönem bir hastalık değil doğru ve yeterli takiplerle sağlıkla ve mutlulukla geçirilecek bir dönemdir. Bunun için ise bu döneme yaklaşıldığında mutlaka bir Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanına giderek özellikle de ileri yaşlarda sıklığı artan kötü huylu kadın hastalıklarından korunmak amacıyla gerekli kontrolleri yaptırmaktır. Doktorunuz şikayetlerinizi dinledikten sonra sizi muayene edecek, rahim ve yumurtalık kanseri ve kalp hastalıkları riski için gerekli taramaları yapacak, meme filminizin çekilmesini isteyecek ve gerekli görürse kemik erimesi için kemik mineral yoğunluğu ölçümü yaptıracaktır. Ardından size en uygun olan ilaçları hangi dozda ve hangi süreyle kullanmanız gerektiğini söyleyecektir.
ERKEN MENOPOZ
40 yaşından önce menopoz tablosunun görülmesidir. Kadınların % 1’inde bu durum gözlenebilir. Pek çok sağlık problemleri ve hatta yaşam kısalması da söz konusu olduğundan bu hanımlara mutlaka en az normal menopoz yaşına kadar hormon destek tedavisi uygulanmalıdır.
Nedenleri…
Genetik Nedenler
Erken yumurtalık yetmezliği olan hastaların % 40’ında genetik nedenler görülmektedir. Genetik geçiş şekli X kromozomuna veya diğer kromozomlara bağlı, baskın veya çekinik olabilmektedir. Ancak genetik geçişin nasıl olduğu konusunda kesin bir veri ortaya konamamıştır. Ailesinde erken menopoza giren bayanların olduğu kişilerin bu açıdan daha dikkatli olmalarında ve çocuk sahibi olmayı ertelememelerinde fayda vardır.
Bilinen genetik sebepler arasında Turner Sendromu, X-kromozomunda küçük bozukluklar, 17-Hidroksilaz ve Aromataz gibi bazı enzim eksikleri, hormonların reseptör bozuklukları gibi hastalıklar vardır.
Yumurtalıkların Virüslere Bağlı Enfeksiyonları
Kabakulak enfeksiyonu geçiren kadınların % 2-8’inde yumurtalıklarda da enfeksiyon görülmektedir. Bu enfeksiyonun yumurtalık tahribatına neden olarak erken menopoza yol açabileceği öne sürülmektedir. Ayrıca sitomegalovirus, sıtma, su çiçeği ve dizanteri ile erken menopoz arasında ilişki olduğu öne sürülmüşse de bu kanıda kesin kanıtlar ortaya konamamıştır.
Ayrıca kanser tedavisi amacıyla uygulanan Kemoterapi ve Radyoterapi gibi tedaviler, bağışıklık sistemine ait bozukluklar da erken menopoza sebep olabilir.
Erken over (yumurtalık) yetmezliği olan hastaların küçük bir bölümünde yumurtalıklara karşı antikorlar sentezlenmekte ve yumurtalık dokusunun tahrip olmasına neden olmaktadır. Bu grup hastalarda yine hastanın kendi dokularına karşı antikor üretmesi ile karakterize hastalıkların görülme olasılığı artmaktadır. Otoimmün hastalıklar adı verilen bu grup hastalık tiroid, paratiroid ve böbreküstü bezi bozuklukları, bazı romatizmal hastalıklar, bazı kan hastalıkları ve şeker hastalığı olarak ortaya çıkabilmektedir.
Erken Menopozun Tanısı nasıl konur ?
Prematür over yetmezliği tanısı kanda FSH, LH ve E2 hormonlarının düzeylerine bakılarak konmaktadır. Kesin tanı için 1 hafta ara ile ve 4 defa kan örneklerine bakılması gerekir. Tanı konduktan sonra bu hastaların bir bölümünde otoimmün hastalık riskinde artış olduğu gözönünde bulundurularak aşağıdaki testlerde yapılmalıdır:
Kalsiyum, fosfor, açlık kan şekeri, açlık kortizol düzeyi, serbest tiroid hormonları, TSH, tiroid antikorlar, kan sayımı, sedimentasyon hızı, total protein/globulin, romatoid faktör, ANA.
Ayrıca hasta 35 yaşın altında ise kromozom analizi de mutlaka yapılmalıdır.
Erken Menopozun Tedavisi
Öncellikle bu hastaların % 10-15’inde kendiliğinden geri dönüş olabileceğini göz önünde bulundurmak ve belirli aralıklarla (örneğin 6 ayda bir) hormon değerlerine bakmak gerekir. Eğer kişi çocuk sahibi olmak istiyor ise kanda FSH ve LH düzeylerine bakılmalı, FSH/LH oranı 1’den küçük ise yumurtalıkları uyarıcı ilaçların verilmesi denenmelidir.
Diğer hastalarda kemik erimesi ve diğer menopoz belirtilerinin önlenmesi için hormon tedavisine başlanmalıdır. Hormon tedavisi sırasında hastaların % 10-20’sinin kendiliğinden menopozdan çıkabileceği ve bu nedenle hastaların küçük bir bölümünün kendiliğinden de gebe kalabileceği unutulmamalıdır. Hormon tedavisi gebeliği engellememekte ve oluşan gebelik üzerinde de ciddi bir anomali potansiyeli bulunmamaktadır.
Kromozom bozukluklarına bağlı ve baştan beri hiç adet görmeyen hastalarda hormon takviyesi dışında yapılabilecek bir şey yoktur. Bu hastalarda çocuk sahibi olmak için ise tek yol yumurta bağışıdır.
Genetik yapıya bağlı, ancak hastanın ergenlik döneminden sonra menopoza girdiği durumlarda yine belli bir yaşa kadar hormon desteği ve çocuk isteniyorsa da yumurta bağışı dışında yapılabilecek fazla bir şey yoktur.
Hormon takviyesi ayrı ayrı estrojen ve progesteron hapları ya da doğum kontrol haplarıyla uygulanabilir.
Erken Menopoz 40 yaşın altında her yaşta olabilmektedir. Yani 18 veya 22 yaşında ki bir bayan dahi menopoza girebilir, bir daha adet görmez ve doğurganlığı kaybolur.
Son söz olarak tekrar söylemek gerekirse, erken menopoza giren bu bayanlardaki kemik erimesi, kalp hastalıklarına eğilim ve sonuçta da yaşam süresinin kısalmasına bile sebep olabilecek bir hastalık olan erken menopozun mutlaka uygun ilaçlarla tedavisi gereklidir.
Tedavi
Tıp bilimindeki gelişmeler menopoz dönemindeki bir kadının karşılaştığı problemlerin büyük bir kısmının estrojen eksikliğine bağlı olduğunu ortaya çıkarmıştır. Menopozda hormon tedavisinde de temel prensip kadında eksik olan hormonları dışarıdan karşılamaktır. Menopozda hormon tedavisi 1960’lı yıllardan itibaren kullanılmaya başlanmıştır. İlk başlarda eksik olan estrojen hormonu tek başına verilmiştir. Ancak daha sonra fizyolojiye uygun olması amacıyla estrojenin diğer bir kadınlık hormonu olan progesteronla birlikte verilmesinin faydaları ortaya çıkmıştır.
Menopoz döneminde tedavi bireye göre şekillendirilmelidir. Standart bir tedavi yoktur. Kişinin sosyo-ekonomik durumu, yaşı, medeni hali, eğitim düzeyi, tedaviyi algılayışı, menopozu yaşama biçimi gibi etkenler tedavi metodunu ve süresini etkiler.
Doktorunuz size en uygun tedaviyi verecektir. Bundan şüpheniz olmasın. Tabii ki her kadın bu dönemde hormon almak zorunda değil. Bu bir seçimdir: Ya herşeyi akışına bırakıp yaşamak ya da kontrolü ele alıp hayatı ve bedeni şekillendirmek. Seçim budur.
Menopoz döneminde yapılacak bir takım testlerle doktorunuz sağlığınız hakkında oldukça geniş bir bilgiye sahip olacaktır. Osteoporoz, kalp hastalıkları, kanserler gibi hayatınızı olumsuz etkileyecek bir çok rahatsızlık önlenebilir ya da erken teşhis ile tedavi edilebilir.
Menopoz tüm sistemleri etkileyen bir durum olduğundan menopozla sadece ilaçla mücadele etmek mümkün değildir. Hayat tarzınızı menopoza göre ayarlamak, kalsiyum alımını artırmak, düzenli egzersiz yapmak, kalp sağlığını korumak. Menopozla birlikte görülme sıklığı artan hastalıklara karşı erken teşhis imkanlarını kullanmak gerekir.
Hormon tedavisinin yararları
Ateş basması, uykusuzluk, sinirlilik gibi şikayetlerin giderilmesi
Estrojen tedavisi etkisini en hızlı şekilde sıcak basmalarında gösterir. Menopoz sıcak basması şikayeti olan hastaların %75’inde düzelme sağlar. Ayrıca uyku bozukluklarını da düzeltir.
Menopoz döneminde ortay çıkan anksiyete, depresyon gibi sorunlarda da etkilidir.
Alt ürogenital sistemdeki olumsuz değişiklikleri önlemek
Bu dönemde kullanılan lokal veya sistemik estrojen; vajinal kuruluk, ilişkide ağrı hissi gibi vajinadan kaynaklanan problemleri ortadan kaldırır. Yine aynı şekilde alt idrar yollarında menopoz sonucu gelişen sık idrara çıkma, zor idrara çıkma, idrar kaçırma gibi şikayetlerde de düzelme sağlar.
Olumsuz cilt değişikliklerini azaltmak
Estrojen eksikliği sonucu cilde incelme ve kırışıklar artmaktadır. Ciltte kuruma, incelme, saçlarda kuruma ve tırnak kırılmaları gibi şikayetler menopozla birlikte ortaya çıkmaktadır. Estrojen tedavisi ile bu şikayetler geriler.
SIKÇA SORULAN SORULAR
“Menopoz belirli bir yaşta aniden ortaya çıkar”
YANLIŞ. Menopoz, adetlerin kalıcı olarak kesilmesinden yaklaşık 1- 5 yıl önce başlayan bir süreç. Ön menopoz (premenopoz) dediğimiz bu süreçte adetler devam eder ancak hormonal dalgalanmalar nedeni ile değişik derecelerde sıkıntılar yaşanır.
“Annesi zor bir menopoz dönemi geçiren kadınlar da menopozu zor geçirir. Her kadın annesi ile benzer yaşta menopoz yaşar.”
YANLIŞ. Menopoza girme yaşı kalıtsal olarak belirlenmiş bulunuyor ancak her kadın annesi ile benzer yaş ve koşullarda menopoz yaşar demek doğru değil. Sigara, beslenme alışkanlıkları ve yaşam tarzı gibi faktörler de menopoza girme yaşını etkileyebiliyor.
“Geç menopoza girenler uzun yaşarlar“
YANLIŞ. Daha uzun süre yüksek östrojen etkisinde kalmak uzun yaşamayı değil ama genç görünmeyi sağlayabilir. Uzun süreli östrojen etkisi, rahim ve meme kanseri gibi hastalık riskini de beraberinde getirir.
“Rahim alındığında menopoza girilir”
YANLIŞ. Menopoz yumurtalıkların hormonal faaliyeti ile ilgili bir durum. Rahim ameliyatı sırasında ek bir neden olmadıkça yumurtalıklar bırakıldığından hormonal faaliyet doğal seyrini sürdürüyor ve menopoz durumu ortaya çıkmıyor.
“Spiral, doğum kontrol hapı, tüplerin bağlanması ve bunun gibi gebelik önleyici yöntemler erken menopoza yol açar”
YANLIŞ. Bu yöntemlerin hiç birinin yumurtalıkların hormonal faaliyeti üzerinde olumsuz etkisi bulunmadığı için erken menopoza yol açmazlar.
“Menopoz kilo alınmasına yol açar”
YANLIŞ. Ergenlik dönemini takip eden her 10 yılda kalori ihtiyacı yüzde 2- 8 azalıyor, yaş ile birlikte yağ kas oranı bozuluyor ve yağlanma artıyor. Bu olanların menopozla ilgisi bulunmuyor. Menopozda kadınlar aslen karamsarlık ile hareketsizliğe düşme, gereğinden fazla kalorisi yüksek gıdalara gereğinden fazla yönelme ve yaşa bağlı gelişen insülin direnci nedeniyle kilo alıyorlar.
“Menopozda hormon tedavisi alanlar güneşlenmemelidir”
YANLIŞ. Güneşe bağlı cilt lekelenmeleri, kırışıklıklar ve benzeri problemler yaşa bağlı olarak gelişiyor. Menopoza girme yaşı düşünüldüğünde, sorunun hormon tedavisinden değil yaştan kaynaklandığı görülüyor.
“Menopoz bilişsel fonksiyonlarda kalıcı sorunlara yol açar”
YANLIŞ. Menopozla birlikte endorfin salgısı bir miktar azalıyor. Yıllardır yaşamın doğal bir parçası olarak devam eden adetin kaybı ve doğurganlığın sona ermesi fikri kadınlarda doğal olarak sinirlilik, yorgunluk, depresyon, aşırı hassasiyet uykusuzluk gibi sorunlara yol açıyor. Ancak bu geçici sıkıntılar adaptasyonu takiben kısa sürede atlatılabiliyor.
“Menopozla birlikte cinsel yaşam sona erer”
YANLIŞ. Menopoz dönemi kadınlarda yapılan bir çalışma, kadınların yüzde 79’unun böyle bir sorunu olmadığını gösteriyor. Hamile kalma korkusunun yarattığı stresin kalkması özgür bir dönemin başlangıcı olabiliyor. İlk başlarda vajinal kuruluk nedeni ile sıkıntı yaşanabiliyor ancak bu sorun çok basit bir şekilde tedavi edilebiliyor.
“Menopoz tedavi gerektirmeyen doğal bir süreçtir”
YANLIŞ. Menopoz döneminde kadınların %25’i hiçbir şikayet yaşamıyor. Diğer kadınlara göre daha kaliteli bir yaşam sürüyorlar. Bu gruptaki kadınların ateş basması, sıkıntı, uykusuzluk, depresyon, aşırı hassasiyet gibi yaşam kalitesini bozan, hayatı çekilmez kılabilen şikayetleri yaşamadıklarından çok şanslı oldukları düşünülebilir. Ancak menopozun fark ettirmeden yaptığı asıl tahribat olan koroner kalp hastalıkları ile kemik mineral kaybı gibi sorunlar bu grupta da aynı oranda görülebiliyor. Dolayısı ile bu grup hastalarda da destek tedavilere ihtiyaç bulunmaktadır. Bu sorunlar fark edildiğinde ise tedavi için geç kalınmış oluyor
“Menopozda hormon tedavisi kansere yol açar”
YANLIŞ. Menopoz tedavisinde yıllarca süren deneyim sonucu geliştirilmiş, uzun yıllardır kullanılmakta olan ve çok merkezli çalışmalarla desteklenen hormon ilaçları kullanılıyor. Uygun dozda ve doktor kontrolünde sürdürülen hormon tedavilerinin rahim kanseri ve kolon kanseri riskini azalttığı görülüyor. Hormon tedavisi ayrıca koroner kalp hastalığı riskini ileri derecede azaltıyor. Amerika’da her yıl 250.000 kadın koroner hastalıklarından ölmekte iken meme kanserinden ölüm sayısı 45.000 civarında bulunuyor. Hormon tedavisi alan kadınların altı ayda bir düzenli kontrolden geçiyor olmaları da olası hastalıklarda erken tanı ve tedavi başarısı sağlıyor.
Bu web sitesindeki tüm içerikler tıbbi bilgilendirme amaçlıdır. Lütfen tanı ve tedavi için doktorunuza başvurun.
Prof. Dr. Tolga Ergin – Perinatolog – Riskli Gebelik Uzmanı
Sayfayı Düzenleyen : Prof. Dr. Tolga Ergin
Düzenleme Tarihi : 1.10.2024
İletişim Numarası : 0532 160 04 31