BLOG

Gebelik ve Korona Virüs (Covid-19)

Coronavirüs enfeksiyonu (Covid-19) dünyada  hızlı bir şekilde yayılmaya devam etmekte  ve bu günlerde ikinci bir dalganın etkilerini görmekteyiz. Büyük bir çoğunlukla nasıl yayıldığı, ne gibi önlemler alınması gerektiği konusunda daha fazla bilgiye sahip olmamıza rağmen maalesef halen bilinmedik birçok ayrıntısı olan bu enfeksiyona yakalanmamak için maske ve izolasyona bu günlerde daha fazla dikkat etmemiz gerekmekte. Özellikle en az 1.5-2 metre mesafe, doğru (3 katlı) maske, kesinlikle kapalı mekanlarda bulunmama (asansör, Alışveriş merkezleri v.b),  el hijyeni önerilerine uymak ve mümkünse bu sonbahar kış aylarında kendimizi maksimum izole etmeye çalışmak en önde gelen önlemler olacaktır.

Endişeli olduğunuzun farkındayız ve kafanızda cevabını tam veremediğiniz birçok soru olduğunu da biliyoruz. İsterseniz bu hastalık hakkında en çok merak edilen sorulara cevap verelim;

 

-Gebelerde bu hastalığın seyri gebe olmayanlara oranla farklı mıdır?

Enfeksiyonun yaygın belirtileri ateş, öksürük, boğaz ağrısı, yoğun kas ağrısı, yorgunluk, bulantı, ishal, koku-tat alamama gibi hafif semptomlardan zatürre gibi ağır şikayetlere kadar gidebilmektedir. Ancak gebe olanlarda gebe olmayanlara göre daha az oranda ateş, öksürük ve nefes darlığı semptomları oluşmaktadır.

Covid pozitif olan gebelerin yaklaşık %85’i asemptomatik yani hiçbir semptom vermez iken geri kalan  %15’inde semptomatik olabilmektedir.

Gebelikte bağışıklık sistemi, normal insanlara göre daha baskılanmıştır. Ayrıca gebelerde solunum mukozasında ödem, diyafram yükselmesi ve oksijen tüketimi fazla olması gibi nedenlerden dolayı solunum yolu enfeksiyonlarına daha yatkındırlar. Ancak bu zamana kadar olan vakalara-elimizdeki güncel verilere bakıldığında gebelerde Covid-19 enfeksiyonunun, normal popülasyonla karşılaştırıldığında daha farklı seyretmediği gözlemlenmiştir. Gebelerin %85’i hafif (soğuk algınlığı geçirir gibi), %10’u ağır, %5’i  ise kritik olarak hastalığı geçirmiştir.

H1N1 grip salgınında da  gebelerin daha ciddi problemlerle karşı karşıya kaldığını da hatırlayacak olursak dünyanın ilk kez karşılaştığı bu salgına karşı anne adaylarının yine de daha tedbirli olmaları gerekmektedir.

-Covid 19 olan gebelerde düşük riskinde artış var mıdır?

Hastalığın çok yeni olması ve konuyla ilgili bilgilerin kısıtlı olması nedeniyle veriler yetersiz olmakla birlikte, Covid 19’lu gebelerde düşük ya da erken gebelik kaybının arttığına dair herhangi bir bulgu yoktur.

-Bu hastalığın gebelikte daha şiddetli seyretmesine sebep olabilecek durumlar var mıdır?

Evet, maalesef var. İleri anne yaşı ve obezite riski arttıran sebepler olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca, şeker (Diyabet) ya da hipertansiyon gibi hastalığı olanlar, kalp hastalığı öyküsü olanlar, kanser hastaları, şiddetli astım gibi ciddi solunum yolu hastalığı olanlar, kronik karaciğer ya da böbrek hastalığı olanlar, bağışıklık sistemini baskılayacak ilaç kullananlar ve orak hücre anemi gibi doğumsal hastalık öyküsü olanlar bu hastalık için risk grubunda olan hastalar olarak sayılabilir.

-Gebelerde test dışında başka hangi tanı yöntemleri kullanılabilir?

Akciğer grafisi ve düşük doz akciğer tomografisi belirli şartlar sağlanabilirse kullanılabilir.

Gebelik boyunca bebek için güvenli olan radyasyon dozu 5 rad ın altındaki dozlardır. Akciğer grafisinde radyasyon dozu 0,1 rad iken, düşük doz akciğer tomografisinde ise bu doz 1,5 raddır. Dolayısı ile doktor tarafından gerekli görüldüğü takdirde her iki yöntem de, batın kurşun plakalarla korunmak kaydı ile gebelikte kullanılabilecek güvenli tanı yöntemleridir.

-Bu pandemi sürecinde gebelerin takiplerinde herhangi bir değişiklik yapmaya gerek var mıdır?

Evet, bu süreçte özellikle hastane gibi kalabalık ortamlarda artan bulaştırıcılık riski nedeniyle gebelik takip sıklığının olabildiğince azaltılması gebelerin korunması için büyük önem taşımaktadır. Bununla birlikte sağlıklı bir gebelik takibi için, gebeliğin ilk haftalarında yapılan muayene-ultrasonografi ve kan tahlillerinin, 11-14 hafta muayene ve tarama testinin ve 20. hafta civarında yapılan 2. düzey ultrason taraması gibi muayenelerin ihmal edilmemesi önemlidir. Herhangi başka bir şikayeti veya riski olmayan bir gebe için 22. gebelik haftasına kadar bu muayenelerinin yapılmış olması yeterli olarak kabul edilebilir. Bundan sonraki takip sıklığı da eğer başka bir şikayet veya risk (erken doğum, gebelik şekeri, Hipertansiyon-preeklampsi, gelişme geriliği v.b) yok ise 34. haftaya kadar 6 haftada bir yapılabilir. Elbette bu sıklık doktorunuz tarafından belirlenmelidir. Akabinde yine hastanın durumu ve doktorun önerileri dahilinde biraz daha sıklaşabilecektir.

-Covid teşhisi konan gebelerin gebelik takiplerinde bir farklılık var mıdır?

Akut hastalık dönemindeki bir gebenin takip ve tedavisi gebe olmayanlara yaklaşık olarak benzerdir. Hastalık teşhis edildikten sonra hemen doktora haber verilmeli ve hastalığın seyrine göre takip planlanmalıdır. Herhangi bir şikayet yok ise evde takip edilebilirken, öksürük, solunum sıkıntısı, ateş gibi şikayetlerin varlığında göğüs hastalıkları uzmanı gibi ilgili bir hekimin de görüşleri alınarak gerekli tedaviye başlanmalıdır. Elbette bu arada evde veya hastanede 14 gün izole olunması önemlidir. Her ne kadar bugüne kadar Covid 19’un fetüs üzerine belirgin bir etkisi gösterilmemiş olsa da hastalığın doğal seyri ve gebelik üzerine etkileri henüz tam olarak bilinmemektedir. Bu nedenle ilk 3 ayda bu hastalığı geçiren gebelere 20-22. haftalarda yapılan anatomik taramada bu açıdan daha dikkatli inceleme yapılmasında fayda olabilir. Aynı şekilde  gebeliğin ilerleyen haftalarında hastalığı geçiren gebelerin de özellikle  bebeğin büyümesinin takibi oldukça önem kazanmaktadır. Özellikle anne yaşının ileri olması, annenin kilolu olması ve hipertansiyon veya şeker gibi diğer hastalıkların eşlik etmesi erken doğum riskini arttırmaktadır. Gebeliğin son haftalarında hastalığa yakalananlarda ise annenin oksijenizasyonunun azalmasına bağlı olarak son haftaların takibinde ve özellikle doğum sırasında bebeğin sürekli takip edilmesi oldukça önemlidir.

-Normal doğumu beklerken veya daha önceden sezaryen doğum planlanmış olup da Covid 19 pozitif teşhisi konan gebelerde nasıl bir yol izlenmelidir?

Acil bir durum söz konusu olmadığı sürece takip eden doktorun kararı doğrultusunda koronavirüs enfeksiyonu doğum zamanlamasını veya doğum şeklini etkilememektedir. Yani herhangi bir sorun yok ise vajinal doğum için beklenebilir ve vajinal doğumu engelleyecek başka tıbbi bir sorun yok ise vajinal doğum planlanabilir. Ancak vajinal doğum takibinde annenin solunum sıkıntısı veya bebeğin kalp atışlarının bozulması gibi durumların olabileceği bilinmeli ve yakın takip edilmelidir.

Sezaryen planlanan hastalarda ise, takip eden doktorun kararı doğrultusunda eğer hem anne hem de bebek açısından doğumun geciktirilmesi için bir engel yok ise ve doğum güvenli bir şekilde ertelenebiliyorsa hastanın gerek doğum esnasında ya da sonrasında sağlık personeline gerekse yine doğum sonrası dönemde bebeğine olabilecek bulaştırıcılığı göz önünde bulundurularak uygun bir zamana ertelenmelidir. Ancak belirtilen faktörler doğumun ertelenmesine izin vermiyorsa gerekli koruyucu önlemler sağlanarak doğum gerçekleştirilmelidir.

-Covid-19  enfeksiyonu anneden bebeğe geçiyor mu?

Gebeliğin geç dönemlerinde geçirilen corona virüs enfeksiyonun doğumdan önce veya doğum sırasında bebeğe geçtiğine dair kesin bir kanıt bulunmamasına karşın bu zamana kadar olan vakalardan yapılan incelemede %3 oranında anneden bebeğe geçiş tespit edilmiştir. Ancak bu geçişlere rağmen yeni doğan bebeklerde herhangi kötü bir etki yarattığı gösterilmemiştir.

Ayrıca organ gelişimlerinin gerçekleştiği gebeliğin erken döneminde yakalanılan corona virüs enfeksiyonunun gebeliği ve bebeği etkileyip etkilemediği konusunda da henüz yeterli bilgi bulunmamaktadır.

-Corona virüs saptanan hamile bebeğini emzirebilir mi ve anne bebeğini enfeksiyona karşı nasıl korumalıdır?

Bilindiği gibi anne sütü en iyi beslenme yöntemi olup bebekleri birçok hastalığa karşı korumaktadır. Şu andaki bilgiler corona virüsün anne sütüne geçmediğini göstermektedir. Bebeğe bulaştırma konusundaki en önemli kaygı, annenin bebeğine damlacık yani solunum yolu ile bulaştırma riskidir. Şiddetli semptomları olan kişilerde anne ile bebeğin ayrı ayrı izolasyonuna ihtiyaç duyulabilir. Hafif semptomları olan veya semptomu olmayan kadınlarda olası riskler gözden geçirildikten sonra aile ve hekim emzirme konusuna birlikte karar vermelidir. Solunum veya temas yolu ile bulaş konusunda gerekli tedbirleri aldıktan sonra anneler bebeğini emzirebilir. Anne koruyucu maske takmalı ve bebeğine dokunmadan önce mutlaka ellerini yıkamalıdır. Bebek ile anne aynı odada kalıyor ise mesafe en az 1.5 metre olmalı ve mümkün ise araya perde gibi bir bariyer koyulmalıdır.

 

 

Bu bilgiler ışığında çok büyük bir endişeye veya korkuya kapılarak stres yükünüzü arttırmayın, ancak var olan durumun bilincine varmak ve gerekli önlemleri ciddi bir şekilde almak önem arz ediyor elbette.

Dolayısı aşağıda belirttiğimiz önerilere uymanız oldukça önemli;

-Doktorunuzun konu ile ilgili önerilerini yakından takip edin.

-Mutlaka doğru maske (3 katlı) maske kullanın, uygun şekilde takın ve sık değiştirin. Özellikle nemlenmesi ve ıslanması durumunda etkisi kalmayacağını unutmayın.

– Kapalı ve özellikle kalabalık ortamlardan mümkün olduğunca uzak kalın, 1.5-2 metre mesafe kurallarına uyun.

-Çok fazla kişi ile görüşmeyin, tokalaşmayın, sarılmayın, öpüşmeyin.

-Mutlaka ellerinizi düzenli olarak sabun ile en az 20 saniye yıkayın ve ellerinizi yüzünüze, gözünüze ve ağzınıza götürmemeye çalışın.

-Mutlaka günde 2.5-3 litre kadar sıvı tüketmeye rutin egzersizlerinizi ve yürüyüşlerinizi ihmal etmeyin(açık havada veya kendi evinizde olmak kaydı ile)

-Dengeli beslenin, bol C vitamini tüketin ve D vitamini takviyesi almaya çalışın.

-Doktorunuzun önerdiği şekilde gebelik takiplerinize ve kontrollerinize devam edin.